MANİFESTO
1- Dünya akıl almaz bir hızla değişiyor. Uzmanlar son çeyrek asırda meydana gelen değişimlerin insanlık tarihinin bilenen toplam değişimine eşdeğer olduğu görüşündeler.
2- Bu hızlı değişim insanın kendi gerçekliğinden uzaklaşmasına ve evrendeki yerine yabancılaşmasına yol açtı. Modern paradigma bu yabancılaşmayı dengeleyebilecek metaforlardan yoksundu. Bunun bir sonucu olarak da insanın kendiyle olan münasebetinden, kişiler arası iletişime, oradan da devletler arası münasebetlere kadar her katmanda bir dengesizlik durumu dünyaya hakim olmuş görünüyor.
3- Esasında insan yaşadığı gezegene dışarıdan bakabilse evrenin genişliği karşısında acizliğini görecek ve dehşete kapılarak biricik evini daha iyi muhafaza edip imar etmek için bir yol üretebilecek.
4- Bugün uluslararası kuruluşların ortaya koyduğu araştırmalar gösteriyor ki gezegenimiz güneşin etrafında bir turunu tamamlarken açlıktan ölen insan sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Üstelik günümüz teknolojisi ile birkaç milyar dolarlık yatırım yer yüzünde hiçbir insanın bir daha açlıktan ölmemesi için yeterli olacakken.
5- İçinde yaşadığımız dengesizliğin en açık göstergesi bir taraftan yeryüzünü cennete çevirebilecek teknik gelişmeler sağlanırken diğer tarafta dünyayı kısa sürede yok edebilecek hataların yapılabiliyor olması.
6- Ne yazık ki insanlığın derin düşünme becerisi teknik gelişmelerle orantılı olarak ilerlemiyor. Ancak bütün bunların yanında hala bir umut var. Uluslararası kuruluların değerlendirmesine göre gayri safi milli hasılasına oranla en fazla insani yardım yapan ülke Türkiye. Bu da gösteriyor ki insanoğlu kadim medeniyetimizin ortaya koyduğu değerlere hala muhtaç.
7- Yaşadığımız coğrafya bu tarihi misyonumuzu gerçekleştirebilmemiz için hem imkanlar sunuyor hem de belli başlı sınırlamalar koyuyor. Burası dünyanın kıyısında köşesinde kalmış bir mutluluk ülkesi değil. İnsanlık tarihi boyunca bütün hesaplaşmaların odak noktası olmuş topraklar. Tarih sahnesine çıkan bütün medeniyetlerin tohumları bu çatışmaların sonunda bu topraklarda atıldı. Bu coğrafyada hayatta kalarak tarihin bize yüklediği insanlık misyonunu temsil etmek için güçlü olmak zorundayız.
8- Hangi açıdan bakarsanız bakın gücün bilgi ile olan dostluğu kadimdir. Bilmek insanın var oluş sebebi olmasının yanı sıra, insanlık tarihi boyunca olduğu gibi bugün de güçlü olmanın temelidir. Dünya haritasını alıp baktığımızda güç dağılımının bilgi dağılımı ile eşdeğer olduğunu görürüz. Ekonomi, politika, sağlık, eğitim gibi farklı sahalardaki üstünlük bilgi akışının kontrolü ile sağlanmaktadır. 19. yüzyılın toprakları işgal ederek dünyaya egemen olan sömürü düzeni günümüzde zihinleri işgal ederek, fikirleri devşirerek işleyişine devam etmektedir. Bugün ekonomik, sosyal ya da siyasal düzlemdeki sömürü denkleminin diğer tarafında bilgi sömürüsü yer almaktadır.
9- Bir bilgiyi insanlığın geri kalanından daha önce keşfetmek ve bunu bütün insanlığa karşı bir koz olarak kullanmak emperyalist misyonun temel felsefesini teşkil eder. Küresel emperyalist düşünce sistemi bu bilgi yönetimini güçlü ekonominin ve uluslararası tahakkümün formülü olarak benimsemiştir. Günümüz dünyasında yeni bilgiyi üreten ve bunları toplumsal menfaatleri için etkin bir şekilde kullanabilen sistemler muvaffak olmaktadır.
10- Türkiye olarak yaşadığımız coğrafyanın ve tarihin bizi içine sürüklediği süreç 400 yıldan fazla süren gayretlerin bir sonucu olarak henüz yeni sonuçlar vermeye başlamıştır. Ancak bugün Türk fikir dünyasının ürettiği değerler toplumsal bilgi ihtiyacımızı karşılamakta yetersizdir. İçinden geçtiğimiz tarihi süreç bilim üretmeye olan ihtiyacı ‘toplumsal bilme seferberliği’ şeklinde her üniversitede, her kamu kuruluşunda, her sivil toplum örgütünde, her okulda ve her mahallede gerçekleştirilecek yaygın çalışma alanı olarak yeniden tanımlamayı zorunlu kılmaktadır.
11- Gelecek Hareketi farklı disiplinler arasında etkileşimleri okul öncesi yaş grubundan lisans üstü çalışmalarına kadar toplumun her kesiminde ve her kademesinde artırarak gelecek meselelerimizi ele alan ve bunlara çözümler üretebilme kabiliyetinde bir akademi, bir sivil toplum, bir siyaset ve nihayetinde bir millet inşa etmeyi amaçlamaktadır.